Poliomyelit, çocukluk çağında görülen bir virüs hastalığıdır. Bu virus omurilikte yerleşmiş, kol ve bacaklardaki kasların işlevlerini sağlayan sinirlerin ana gövdesi olan hücrelerin (motor nöron) harap olmasına ve ölmesine neden olur. Bu nöronların ölmesi sonucunda, ilişkili kaslarda güçsüzlük ve felç durumu ortaya çıkar. Akut hastalık sırasında %95’lere varan oranda motor nöron kaybı gelişebilir. Ancak sağlam kalan motor nöronlar ölen nöronların işlevlerini üstlen diklerinden, güçsüzlük ortaya çıkmayabilir veya kısa sürede düzelebilir. Dolayısıyla kaslarda güçsüzlük ortaya çıkması için belli sayının üzerinde kayıp olması gereklidir. Bir başka deyişle, kas gücü tamamen düzeldiği halde, aşırı oranda motor nöron kaybedilmiş olabilir . Sonuç olarak; akut hastal ık sırasında kaybolan nöronların sayısına ve sağlam nöronların ölen nöronların işlevlerini üstlenme yeteneklerine bağlı olarak kaslarda güçsüzlük ortaya çıkar.
Akut hastalık sırasında %95’lere varan oranda motor nöron kaybı gelişebilir. Ancak sağlam kalan motor nöronlar ölen nöronların işlevlerini üstlendiklerinden, güçsüzlük ortaya çıkmayabilir veya kısa sürede düzelebilir. Dolayısıyla kaslarda güçsüzlük ortaya çıkması için belli sayının üzerinde kayıp olması gereklidir. Bir başka deyişle, kas gücü tamamen düzeldiği halde, aşırı oranda motor nöron kaybedilmiş olabilir.
Sonuç olarak; akut hastalık sırasında kaybolan nöronların sayısına ve sağlam nöronların ölen nöronların işlevlerini üstlenme yeteneklerine bağlı olarak kaslarda güçsüzlük ortaya çıkar. Bu güçsüzlük, tek bir bacakta, her iki bacakta, kollarda veya ağır olgularda her iki kol ve bacakta olabilir. Bu güçsüzlük yıllarca sabit bir şekilde devam eder. Bu dönemde, sağlam kalan nöronların ölen nöronların işlevlerini üstlenmeleri devam eder.
İlk kez 1789’da İngiltere’de görülen poliomyelit, 1940 - 1950’lerde ciddi dünya çapında salgınlara yol açmıştır. Ülkemizde de 1957 yılında ciddi salgınlar görülmüştür. Ülkemizde ilk aşılama 1963 yılında başlanmış, ancak sadece çocukların %20’sine ulaşılabilmiştir. 1985 yılında başlayan aşılama kampanyaları ile bu oran %70’e çıkmıştır. 1995 yılında Dünya Sağlık Örgütü aşılama kampanyaları çerçevesinde başlatılan ulusal aşılama günleri sonucunda, bu oran %100’e ulaşmıştır. Ülkemizdeki son poliomyelit olgusu 1998 yılında Ağrı’da görülmüştür.
Salgınlar sırasında hastalığın tanısı ve kayıt altına alınması ile ilgili sorunlar nedeniyle, poliomyelit geçiren hasta sayısı tam olarak bilinmemektedir. Dolayısıyla, ülkemizde şu anda poliomyelit geçirmiş kaç kişi olduğu da tam olarak bilinmemektedir. Ancak bilinen bir gerçek, ülkemizde yaşayan poliomyelitli hastaların Avrupa ve Amerika’da yaşayanlara göre daha genç olduklarıdır.
- Kas gücünde azalma: Poliomyelit nedeniyle zaten gücü azalmış kaslarınızdaki güçsüzlük artabilir. Bunun yanı sıra, sağlam olduğunu düşündüğünüz kaslarınızda da güçsüzlük yakınması başlayabilir.
- Yorgunluk: Çok sık görülen bir yakınmadır. Gün içinde akşama doğru giderek artan, fiziksel aktivite ile kötüleşen, grip benzeri bir genel yorgunluk tablosu ile karşılaşabilirsiniz. Daha sık olarak kas yorgunluğu görülür. Kasın dayanıklılığında azalma, kolay yorulma ve aktivite ile artan kas güçsüzlüğü şeklinde olup, dinlenme ile rahatlar. En önemli özelliklerinden biri, fiziksel aktivite sonrası dinlenme için gerekli olan sürenin uzamasıdır.
- Ağrı: Sık görülür. Fiziksel aktivite ile ilişkilidir. Eklem ve kasların yanlış ve/veya aşırı kullanımına bağlanmaktadır.
- Kramplar ve kas seyirmeleri: Kas güçsüzlüğüne bağlıdır.
- Solunum güçlükleri: Eğer akut hastalık sırasında solunumla ilgili merkezler de etkilenmişse, solunum kası güçsüzlüğüne bağlı solunum güçlükleri ortaya çıkabilir.
- Uyku bozuklukları: Akut hastalık sırasında solunumla ilgili merkezler de etkilenmişse, uyku bozuklukları ve uyku apnesi gelişebilir.
Eğer bu yakınmalardan bir veya birden fazlasına sahipseniz, mutlaka bu konuda uzmanlaşmış bir hekime başvurunuz.
Post-polio sendromunun tanısında kullanılan bir laboratuvar testi yoktur. Ancak öncelikle, gerçekten poliomyelit geçirdiğinizin doğrulanması gereklidir. Çünkü salgınlar sırasında, ateşli hastalık geçiren çocukların çoğuna poliomyelit tanısı konmuştur. Bu nedenle, yıllardır kendisinin poliomyelitli olduğunu sanan, ancak gerçekte başka bir hastalık nedeniyle felç durumu gelişen hastalarımızın sayısı azımsanamayacak sayıdadır. Bunun tersi de söz konusu olabilir. Eğer post-polio sendromu ile uyumlu yakınmalarınız da varsa, bu yakınmalara neden olabilecek diğer hastalıkların da dışlanması gerekmektedir. Bu nedenle doktorunuz tarafından ayrıntılı olarak değerlendirilmeniz gerekecektir:
Bu sendromun neden geliştiği, kimlerde geliştiği tam açıklığa kavuşmamıştır. Geç dönemde ortaya çıkan fonksiyon kayıplarının mekanizmasında birçok faktörün etkili olabileceği düşünülmektedir. Hastalık nedeniyle zaten azalmış olan motor nöronlarda görülen daha ileri kayıplar en çok sorumlu tutulan mekanizmadır. Bu kayıpların muhtemel nedenleri:
Post-polio sendromunun görülme sıklığı ile ilgili değişik veriler elde edilmiştir. Ancak, tanındıkça görülme sıklığının arttığı, poliomyelit geçirenlerde %90’a varan oranlarda görüldüğü bildirilmektedir.
Akut poliomyelit sonrası sekel kalan güçsüzlük ve sakatlığın derecesi, akut hastalık sırasında daha fazla güçsüzlük olması, daha uzun süre hastanede kalmış olma, poliomyelit geçirilen yaşın büyük olması, poliomyelit geçirdikten sonra geçen sürenin uzunluğu, kadın cinsiyet, kilo alımı öyküsü, aşırı fiziksel aktivite, düşük sosyo-ekonomik düzey ve birlikte olan hastalıklar post-polio sendromu gelişimine neden olabilecek başlıca risk faktörleridir.
PPS tedavisine yönelik birçok çalışma yapılmış olmakla birlikte, günümüzde sendromun kendisine yönelik etkin bir tedavi bulunmamaktadır. Ancak temel tedavi yaklaşımı, yaşayan motor nöronlar üzerindeki aşırı yüklenmenin önlenmesi ve azaltılmasıdır.
Eğer cihaz kullanmıyorsanız, uygun cihaz kullanımıyla yürümenizde ve yaşam kalitenizde çok belirgin düzelmeler olabilir. Kullanmakta olduğunuz cihazın yenisiyle ve daha uygunu ile değiştirilmesi gerekli olabilir.
Hastalığa özgü, etkin bir ilaç tedavisi olmamakla birlikte, çok çeşitli ilaçlarla ilgili araştırmalar yapılmaktadır. Bunların bir kısmında çok olumlu sonuçlar elde edilmiştir. Size uygun ilaç tedavisi için lütfen doktorunuza başvurunuz
I have just learnt from Prof. Arzu On that after many years of hard work and pressure polio Survivors in Turkey have succeeded in forming the country’s first support group for themselves, their families, carers and supporters.